İsrail’de Tel Aviv Üniversitesi araştırmacıları tümörlere karşı bağışıklık sistemini frenleyen “Ly6a” proteinini keşfettiler. Bu buluş en dirençli kanser türlerine karşı, özellikle “İmmünoterapi” denilen bağışıklık sistemiyle tedavi başta olmak üzere yeni ufuklar açacak.

 

Araştırmacılar bağışıklık sistemine doping uygulayarak kanserli hücrelere saldırmasını sağladılar. Araştırmaya öncülük eden İsrailli bilim insanları buluşlarını şöyle anlattılar:

 

“Bağışıklık sistemini frenleyen protein mekanizmalarını belirledik. Bu da bize bağışıklık sisteminin işini yapabilmesi için yolunu açma imkanını verdi.”

 

Gerçekten büyüleyici bir tıbbi buluş.

 

Buluş biraz da şans eseri oldu. Araştırma ekibinden bir biyolog kanser ve ultraviyole ışınlarının etkilerini inceliyordu. Yani, güneş ışınlarının insan cildi üstündeki etkilerini. Sonrasını şöyle anlattı:

 

“Sağlıklı bir bağışıklık sistemi vücuda bir virüs girdiğinde hemen haber alıyor ve savaşmak için silahlarını hazırlıyor. Ancak sedef gibi bünyenin ürettiği bir hastalık belirdiğinde, bağışıklık sistemi vücudun cilt hücrelerini zehirli olarak algılıyor ve onlara karşı bir cevap hazırlıyor.

 

Doktorlar, sedefi tedavi için bağışıklık sistemini sakinleştirmek amacıyla “Fototerapi” denilen ultraviyole ışınları kullanıyorlar.

 

Ne var ki, bu yöntemde kanserli hücreler de “Fototerapi”den faydalanıyor ve bağışıklık sistemini bloke ediyor.

 

İşte buna bir çözüm olarak, Hollywood filmlerinden esinlenerek bir çözüm geliştirdiler: ‘Bağışıklık sisteminin bir hücresinin kanserli bir hücreyi öldürmeye geldiğini düşünün. Ancak tümördeki bir hücre bağışıklık sistemi hücresini durduruyor. Bunun sonucu bağışıklık sistemi hücresi, kanserli hücreyi öldüremiyor. Ve meydanı boş bulan kanserli hücreler üremeye devam ediyor.’

 

Araştırmacılar sağlıklı ve kanserli hücreler arasındaki bu düelloda “Ly6a” diye bilinen proteinin önemli bir rol oynadığını belirlediler. Kanserli hücrelerle birlikte hareket ediyordu.

 

İsrailli araştırmacıların buluşu işte bu proteini etkisiz hale getirmeye dayanıyor.

 

Araştırmalar 5-10 yıl arasında bir dönem daha devam edecek. Ancak, kanserle mücadeleye yepyeni bir perspektif getireceği kesin.