Uğur Şahin ve Özlem Türeci'nin sahibi olduğu BioNTech firmasının ürettiği Covid-19 aşısının bilimsel verilere uygun olmadan piyasaya sürüldüğünü iddia eden Uluslarası Avukat Mehmet İhsan Kalkan, BioNTech firmasıyla ilgili suç duyurusunda bulundu. Bu işin peşini bırakmayacağını Breaking News Turkey'e açıklayan Kalkan, her şeyin açıklığa kavuşturulması gerektiğini belirtti.

 

 

Uğur Şahin ve Özlem Türeci'nin sahibi olduğu BioNTech firmasının ürettiği Covid-19 aşısının bilimsel verilere uygun olmadan piyasaya sürüldüğünü iddia eden Uluslarası Avukat Mehmet İhsan Kalkan, BioNTech firmasıyla ilgili suç duyurusunda bulundu. Bu işin peşini bırakmayacağını Breaking News Turkey'e açıklayan Kalkan, her şeyin açıklığa kavuşturulması gerektiğini belirtti.

 

Almanya'da Uğur Şahin ve Özlem Türeci'nin sahibi  olduğu BioNTech firmasının ürettiği Covid-19 aşısının yan etkileri nedeniyle tüm dünyada tepkiler oluşmaya başladı. Covid-19 aşısını olduktan sonra yan etkiler gözlemlediğini ileri süren bir kadın, firmaya 150 bin Euro'luk tazminat davası açtı. Bu yan etkiler nedeniyle Uluslarası Avukat Mehmet İhsan Kalkan da, BioNTech firmasıyla ilgili suç duyurusunda bulundu. Aşıların ciddi yan etkileri olduğu ve kalıcı hasarlar bıraktığı yönünde bazı tartışmaların olduğunu belirten Avukat Kalkan, firmanın bu tartışmalara hukuk önünde açıklık getirmesi gerektiğini ifade etti.

 

 

'İNSANLAR, AŞIYA MECBUR BIRAKILDI'

 

2019 yılın son ayında Çin'in Wuhan kendinden dünyaya yayılan bir koronavirüs nedeniyle bazı aşıların geliştirildiğini ifade edeb Kalkan, "Onlardan birisi de BioNTech, bu süreç içerisinde insanların psikilojik durumu, sağlık sorunları, ölümle burun buruna olması gibi bir durum vardı. Dolayısıyla aşılar gündeme gelince aslında insanlar mecbur bırakıldı. Kimi ülkelerde yasal zorunluluk getirilerek insanların aşı olmasına zorlanıldı. Hepimiz zorunlu bir süreçten geçtik. Daha sonra bu aşıların yan etkileri gündeme geldi, kamuoyunda da konuşulmaya başlandı. İnsanlar üzerinde hem ölümcül hem de sağlık sorunlarına neden olan kalıcı hasarlar verdiği yönünde ciddi tartışmalar yapıldı. Bu tartışmaların kamuoyunda açıklığa kavuşturulması gerekiyor. Bu şekilde yaptım, bitti demekle olmuyor. İnsanların ölümüne veya sağlık sorunlarına neden olan bir durum varsa bütün bu soruların açıklığa kavuşturulması lazım. Almanya'da binlerce kişi tazminat davası açtı, geçen günlerde de bir dava süreci başladı. Onu da yakından takip ediyoruz. Bizde böyle bir dava açarak aslında dünya kamuoyuna da güçlü bir mesaj veriyoruz. İnsanların zor durumundan faydalanıp, onları aşıya zorunlu kılıp daha sonra sorumluluk noktasında kaçmamaları gerekiyor.  Bu süreçte BioNTech çok büyüdü ve milyarlarca para kazandı. Dolayısıyla bunun da bir bedeli olmalı. Bilimsel olarak tam kanıtlanmamış, yan etkilerinin nereye varacağı belli olmayan bir süreçten bahsediyoruz. Bu nedenle tüm bunların açığa kavuşması için suç duyusunda bulunmayı kendime görev bildim" diye konuştu.

 

'BU İŞİN ULUSLARARASI BOYUTUNU DA DÜŞÜNÜYORUZ' 

 

BioNTech firmasının o dönem bir kurtarıcı olarak sahneye çıktığını söyleyen Kalkan, "Zaten o dönem insanlar psikolojik olarak çok yıpranmıştı. Yoğun bakımlar dolup taşıyordu, insanlar dışarı bile çıkamıyordu. O dönemde kendileri için güzel de yorumlar yapılmıştı fakat daha sonraki süreçte bu aşının aslında yeterince testlerden geçmediği, acelece piyasaya sürüldüğü anlaşıldı. Başta ödüller alındı, kamuoyunda destek aldılar ama şu anda bu desteğin gittikçe azaldığını ve soru işaretlerinin arttığını görüyoruz. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne göre temel hak ve özgürlükler kapsamında aslında zorunlu aşı meşru sayılmamaktadır. Anayasamızın 17'nci maddesinde de aslında bu çok açık şekilde vardır. Ancak o dönemde zoraki bir aşı süreci yaşandı, ben de aşı olanlardan birisiyim. Bu süreci sonuna kadar takip edeceğiz, kamuoyunu gelişmelelerle ilgili aydınlatacağız. Bu işin uluslararası boyutunu da düşünüyoruz, Gerekirse Hollanda'nın Lahey Kentinde bulunan Uluslararacı Ceza Mahkemesi'nde insanlığa karşı işlenen suçlar kapsamında da bir basvurumuz olacak'dedi. 

 

'İMZALANAN KAĞIDIN GEÇERLİLİĞİ YOK'

 

Ceza davası açtığını belirten Avukat Kalkan, "Kendileriyle ilgili suç duyurusunda bulundum, savcılık gerekli soruşturmayı yapacak. Sonuçlarını da göreceğiz. Ayrıca aşı olan tüm insanların da maddi ve manevi dava açma hakkı var, bu konuda da çalışmalarımız var. Uluslararacı Ceza Mahkemesi'ne de başvuru yapacağız. Bu noktada hem Özlem Türeci hem de Uğur Şahin'in, piyasaya bu şekilde aşıyı sürüp daha sonra 'sorumluluk kabul etmiyoruz' deyip insanların zor durumundan faydalanmasını kabul etmiyoruz. Bir kağıt imzalatıp aşı olunması ki bunun hukuken bana göre hiçbir geçerliliği yok. Çünkü bir risk altındaydık hem ölüm riski hem zor bir tedavi süreci vardı, hastanelerde yer yoktu. Birçok ülkede dehşet verici görüntüler vardı. İnsanların sağlığını etkileyecek, ortadan kaldıracak bir yaklaşım kabul edilemez. Bunun hesabını yargı önünde verecekler" şeklinde konuştu.

 

'BİRÇOK DELİL KENDİLİĞİNDEN ORTAYA ÇIKACAK'

 

Yargılama sürecinin uzun bir süreç olduğunu ifade eden Avukat Kalkan, "Umut ediyorum ki Almanya'da çıkacak sonuç bizim yargılamamızı da etkileyecek. Zaten kamuoyunda da binlerce delil var. Reysen yapılan soruşturmada da birçok delil kendiliğinden ortaya çıkacaktır. Bununla ilgili birçok uluslararası rapor söz konusu ve hastalardan çok ciddi şikayetler geliyor. Sadece ülkemizde değil dünyanın her yerinden şikayet geliyor. 2.5 milyar doz aşı uygulanmış, bu da çok büyük bir riskin olduğunu gösteriyor. Dünyanın geleceği bu anlamda ciddi bir tehdit altındadır. Buna tepki vermek zorundayız, yapılan her şeyi kabul etmek durumunda değiliz. Evet doktorlarsa bunu bilimsel şartlara uygun olarak aşıyı üretecekler ve aşıdan para kazanıp, geriye çekilmek yok. Varsa bir sorumluluk bunun da hesabını vermek zorundalar. İnsanların psikilojik, sosyolojik ve fizyolojik olarak tükendiği bir noktada siz her türlü evrakı imzalarsınızBu ürettiğiniz ürüne güvenmediğiniz anlamına geliyor. Zaten arkasında dursanız aşı yapılmadan önce böyle bir belgeyi imzalatmazsınız.  Bu belgeden de anlaşıyor ki bilimsel verilere uygun olmayan aşı piyasaya sürülmüş ve maalesef bizlere uygulandı. Bizler de bunun çok ağır sonuçlarını yaşıyoruz. Bu sonuçları yaşayan birisi olarak bu işin peşini bırakmayacağım" ifadelerini kullandı.